Gözlüklerin Netflix’i

Warby Parker, Marka Hikayeleri

Merhaba tüm dünyadaki markaların ilginç, ilham veren ve öğretici e-ticaret başarı hikayelerini her hafta Çarşamba günü sizlerle buluşturuyoruz.

Bu haftaki markamız Warby Parker. Markanın hikayesini şu ana hatlar üzerinden değerlendireceğiz;

  • Lüksü Yeniden Tanımlamak

  • Yenilikçi Düşler, Yıkıcı Engeller

  • Doğru Konumlandırmanın Zaferi

  • Kişisel Stil ve Toplumsal Farkındalık

Gözlüklerin Netflix’i [Marka Hikayeleri #002]

Her birimizin zihninde dünyayı değiştirecek ve belki de bizi zenginliğin yeni zirvelerine çıkaracak bir fikir saklıdır. Ancak, bu fikirlerin çoğu hayal olmaktan öteye geçemez. Gözlük endüstrisindeki devrim niteliğinde bir değişime öncülük eden Warby Parker'ın kurucuları fikirlerini hayalin ötesine taşıyanlardan.

Onların başarı hikayesi, şaşırtıcı derecede basit bir soruyla başladı: "Gözlükler neden bu kadar pahalı?" Bu basit merak, onları milyar dolarlık bir şirketin liderliğine kadar taşıdı.

Markanın kurucusu dört arkadaş, yüksek kaliteli gözlükleri uygun fiyatlarla sunarak, lüksü demokratikleştirdi ve müşteri deneyimini kişiselleştirdi.

Warby Parker'ın yenilikçi yaklaşımı, onları sadece gözlük üreticisi olmaktan çıkarıp, gözlük alışverişini yaşam tarzı haline getiren bir kültür ikonuna dönüştürdü.

Nasıl Başladı?

Dave Gilboa'nın Güneydoğu Asya'daki bir seyahati sırasında kaybettiği ve yerine koyması neredeyse imkansız olan pahalı gözlükleri, onu ve arkadaşlarını, gözlük alışverişini yeniden düşünmeye itti.

2010 yılında, Wharton School of the University of Pennsylvania'da eğitim gören Neil Blumenthal, Andrew Hunt, David Gilboa ve Jeffrey Raider tarafından kurulan Warby Parker, gözlük satın almayı daha erişilebilir ve uygun maliyetli hale getirmeyi hedefledi.

Kurucular, gözlük endüstrisinin yüksek fiyatlarına meydan okuyarak, herkes için şık ve kaliteli gözlükler sunma hayalini gerçekleştirmeye kararlıydılar. İsimlerini, beat kuşağının efsanevi yazarı Jack Kerouac'ın karakterlerinden alan Warby Parker, edebi bir derinlik ve kültürel bir zenginlik vaadiyle yola çıktı.

Warby Parker'ın mütevazı başlangıcı, yalnızca 2,500 dolarlık bir tohum yatırımı ile gerçekleşti. Ancak, girişimin potansiyeli kısa sürede gözler önüne serildiğinde, Vogue gibi prestijli yayınlar tarafından hemen keşfedildi. Bu erken dönemde aldığı medya ilgisi, markanın hızla tanınmasına bununla birlikte de müşteri tabanının genişlemesine yardımcı oldu.

Warby Parker için dönüm noktası ise 2010 Şubat'ında GQ'nun onları "Gözlüklerin Netflix'i" olarak tanıttığı andı. Bu makale yayınlandığı gün, kurucu ortaklar Neil Blumenthal ve ekibi, Neil'ın dairesinde toplanmış, mobil uygulamalarından gelen sipariş akışını izliyordu. Makalenin etkisiyle, siparişler beklenmedik bir hızla artmaya başladı.

Öyle ki, sınırlı stokları nedeniyle kısa sürede 20,000 müşteriyi bekleme listesine almak zorunda kaldılar. Bu ani talep patlaması, onların alışılmadık derecede düşük maliyetli, yüksek kaliteli gözlük sunma misyonunu doğrulayan bir olaydı ve şirketin geleceğini şekillendiren önemli bir milat oldu.

Warby Parker, başlangıçta sadece çevrimiçi bir platform olarak faaliyete geçti. Müşterilere evde deneme yapmalarını sağlayan yenilikçi bir "Home-Try-On" programı sundu.

Bu program, müşterilerin beş farklı çerçeveyi seçmelerine ve beğendiklerini satın almadan önce evde ücretsiz olarak denemelerine olanak tanıdı. Şirket, müşterilerin fotoğraflarını yükleyip sanal olarak çerçeveleri deneyebilecekleri bir mobil uygulama da geliştirdi.

Warby Parker, müşterilerine benzersiz bir deneyim sunmak için online ve offline kanalları entegre eden bir perakende modeli geliştirdi. Müşteriler, beş farklı çerçeveyi ücretsiz olarak evlerinde deneyebilecekleri "Home-Try-On" programı sayesinde, internet üzerinden kolayca gözlük seçebiliyor ve satın alabiliyorlardı.

Bu model, müşterilere fiziksel mağazalarda gözlükleri deneme ve satın alma imkanı sunarken, aynı zamanda online alışverişin rahatlığını da sağlıyordu.

Şirket, gözlük endüstrisindeki aracıları ortadan kaldırarak maliyetleri düşürmeyi, böylece tüketicilere daha uygun fiyatlar sunmayı amaçladı. İtalya'dan ithal edilen malzemelerle ve Luxottica gibi rakiplerinin de üretim yaptığı Çin'deki fabrikalarda gözlük çerçeveleri ürettiler.

Bu sayede, Warby Parker gözlükleri piyasadaki benzer ürünlerin yaklaşık beşte biri fiyatına sunulabiliyordu. Kaliteli malzemeler kullanarak üretilen gözlükler, uzun ömürlü ve estetik olarak da müşterilerin beğenisini kazanıyordu.

Sosyal sorumluluk anlayışı ile de öne çıkan Warby Parker, satılan her bir gözlük için ihtiyaç sahiplerine bir gözlük bağışlama politikası benimsedi. Bu "Buy One, Give One" modeli, şirketin sadece bir gözlük markası olmanın ötesinde, toplumsal bir etki yaratma misyonunu da taşıdığını gösteriyordu.

Hangi Zorlukları Yaşadı?

Warby Parker'ın finansal zorluklarla dolu yolculuğu, gözlük endüstrisinin devleri arasında bir yer edinmeye çalışırken başladı. Gözlük çerçevesi sektöründe 100’ü aşkın marka bulunmasına rağmen, ürünlerin büyük çoğunluğu Essilor Luxottica firması tarafından tasarlanıp imal ediliyordu.

Bu firma, Rayban ve Oakley gibi markaların yanı sıra Sears, Target gibi mağazalardaki gözlük standlarını, hatta Prada, Tiffany gibi markaların lisanslarını da elinde bulunduruyordu.

Dünyanın birçok ülkesindeki satış kanalları da Essilor Luxottica firmasının kontrolü altındaydı. Pazarın %80'ine hakim olan bu baskın sektör lideri, birim fiyatları ve sektör karlılığını yüksek tutarak piyasayı domine ediyordu.

Warby Parker, fiyatları yapay olarak yüksek tutan birkaç ana oyuncunun hakim olduğu geleneksel gözlük endüstrisini alt üst etmeye kararlıydı. Müşterilerle doğrudan iletişime geçebilecek, gözlükleri kendi bünyelerinde tasarlayabilecek bir şirket hayal ediyorlardı. Ancak, bir endüstriyi yeniden tanımlamanın yolu zorluklarla doluydu.

Dört arkadaş, geleneksel perakende modeline meydan okuyan doğrudan tüketiciye satış modeliyle, yatırımcıları ikna etmeye çalıştılar. Ancak, bu yenilikçi yaklaşım, yatırımcılar arasında şüphe uyandırdı ve bu da finansman bulmada zorluklara yol açtı.

Sınırlı kaynaklarla, her bir kurucu kendi birikimini şirkete yatırmak zorunda kaldı. Bu, onların vizyonlarına olan inançlarının bir göstergesi olmasına rağmen şirketin büyümesini finanse etmek için sürekli bir mücadele gerektiriyordu.

İlk fonu sağlamak önemli bir engeldi. Kurucuların doğrudan tüketiciye yönelik yaklaşımı, geleneksel perakende modeline alışkın olan potansiyel yatırımcılar tarafından şüpheyle karşılandı.

Warby Parker’ın hedeflerine ulaşmak için finansal engelleri aşmasının yanında tüketicilerin kalite algısını da değiştirmesi gerekiyordu. Gözlük piyasası, düşük maliyetli sağlayıcılar konusunda şüpheciydi ve fiyatı kaliteyle ilişkilendiriyordu.

Müşterilere evde ücretsiz olarak beş çerçeveyi deneme imkanı sunan “Evde Deneme” programı, devrim niteliğinde bir adım olmasına rağmen, aynı zamanda lojistik bir zorluktu. Yeni bir şirket için envanter yönetimi, nakliye, iadeler ve müşteri geri bildirimlerini yönetebilecek sağlam bir sistem gerekiyordu.

Ayrıca Warby Parker'ın sosyal misyonu—satılan her çift gözlük için bir çift gözlük bağışlamak—marka kimliğinin merkezindeydi, ancak operasyonel zorluklar burada da gündeme geldi.

Bağışların ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını sağlamak için kar amacı gütmeyen kuruluşlarla ortaklıklar kurmak ve küresel bir lojistik ağı ve şeffaf bir tedarik zinciri gerektiriyordu, bu da yeni bir şirket için önemli bir girişimdi.

Bu Zorlukların Üstesinden Nasıl Geldi?

Kurucular tam zamanlı öğrenciydiler ve sınırlı kaynaklara sahiptiler. Başlangıç maliyetlerini finanse etmek için kendi birikimlerini bir araya getirdiler, bu da vizyonlarına olan bağlılıklarının ve inançlarının bir kanıtıydı.

Bu finansal kısıtlama, markalarını inşa etmek için sözlü pazarlama ve sosyal medya gibi maliyet etkin stratejilere odaklanmaları gerektiği anlamına geliyordu ve bunu da ilk dönem oldukça etkin şekilde uyguladılar.

Sonrasında ise hakim bir konumda olan ve fiyatları belirleyen büyük oyuncuların gölgesinde Warby Parker kendi yolunu çizmeye çalıştı. Gözlük çerçevesi sektöründe yüzlerce marka olmasına rağmen, çoğunluğu tek bir firmanın elinde toplanmıştı. Warby Parker ise bu duruma karşı kendi marka kimliğini ve müşteri deneyimini öne çıkararak mücadele etti.

Müşterilerin evlerinin rahatlığında çerçeveleri deneyebilecekleri yenilikçi bir “Evde Deneme” programı başlattılar. Bu, müşterilere dokunma ve hissetme fırsatı vererek online alışverişin bu sektör için dezavantaj olarak görünen yönünü avantaja çevirdi ve markaya olan güveni artırdı.

Teknoloji çağında Warby Parker, keskin teknolojileri entegre etmekten çekinmedi. Müşterilerin akıllı telefon kameraları aracılığıyla gözlüklerin yüzlerinde nasıl duracağını görebilmeleri için artırılmış gerçeklik(AR) kullanan sanal deneme uygulaması geliştirdi. Bu teknoloji odaklı yaklaşım, müşteri deneyimini geliştirmenin yanı sıra Warby Parker'ın yeniliğe olan bağlılığını da sergiledi.

Warby Parker, doğrudan tüketiciye satış yapan markaların genellikle karşılaştığı yüksek nakit tüketimine rağmen, finansal açıdan dikkatli bir genişleme stratejisi izledi. Şirket, her yeni mağazanın karlılığa katkı sağlamasını garantilemek için veri analizi ve müşteri içgörülerini kullanarak, mağaza açılışları için en uygun yerleri titizlikle seçti.

Markayı taze ve ilgi çekici tutmak için Warby Parker, yeni ürün hatlarına ve stratejik ortaklıklara yöneldi. The Paris Review gibi önemli markalar ve kültürel kurumlarla yapılan iş birlikleri, ürün tekliflerini genişletmekle kalmadı marka prestijini de artırdı.

Warby Parker, günümüz tüketicilerinin şeffaflık beklentisine yanıt vererek, iş modelleri, sürdürülebilirlik girişimleri ve mali durumları konusunda açık bir tutum sergiledi. Kamuya açık raporlar ve iletişim kanalları aracılığıyla bu bilgileri paylaşarak, müşterilerin güvenini ve sadakatini kazanmayı başardı. Bu şeffaflık, markanın güçlenmesine ve müşteri ilişkilerinde derin bir bağ oluşturmasına katkıda bulundu.

Şu An Ne Durumdalar?

Warby Parker, gözlük sektöründe yarattığı yenilikçi yaklaşımla, kısa sürede milyar dolarlık bir marka haline geldi. Kişisel stil ve toplumsal farkındalığı ön planda tutarak, gözlük alışverişini dönüştüren marka, müşterilerine alışılagelmişin dışında bir deneyim sunmaya devam ediyor. Her bir çerçeve, kullanıcısının hikayesini anlatırken, şirketin genişleyen mağaza ağı ve çevrimiçi inovasyonları, müşteri memnuniyetini ve marka sadakatini artırıyor.

Bu yaklaşımıyla Warby Parker, gözlük endüstrisinde sadece bir marka olmanın ötesinde, stil ve bilinçli tüketimin öncüsü olarak kendini konumlandırıyor. Müşterilerine sunduğu değerlerle uyumlu bir deneyim yaratan şirket, sektördeki yerini sağlamlaştırıyor ve gözlük alışverişini bir sanat formuna dönüştürmeye devam ediyor.

Ekipten İçgörüler:

Warby Parker'ın yükselişi konumlandırmaya çok güzel bir örnek teşkil ediyor. Marka müşterilerini 2 ana yerden yakalamaya çalışıyor. Birinci yüksek fiyatın olduğu pazarda düşük fiyat, diğeri ise evde deneme özgürlüğü.

Marka, gözlük alışverişini kişiselleştirerek ve alışveriş deneyimini evlere taşıyarak, müşterilerin gönlünde taht kurdu. Warby Parker'ın karşılaştığı lojistik zorluklar ve pazarın devleriyle rekabet, her e-ticaret girişiminin karşılaşabileceği zorluklar.

Bu serüven, başarının yenilikçi fikirlerle değil, bu fikirleri istikrarlı bir şekilde hayata geçirmekle ilgili olduğunu bize gösteriyor. Warby Parker'ın mücadelesi, e-ticarette süreklilik, konumlandırma ve müşteri beklentilerine uyum sağlamanın gücünü gösteriyor.

Sadece-Ticaret bültenini e-ticaret alanında mesai harcayan arkadaşlarınıza ulaştırarak ilerleyen zamanlarda gelecek sürprizlerden faydalanabilirsiniz.

Aşağıdaki butonu tıklayarak ya da linki kopyalayarak paylaştığınızda sizin adınıza işleyen bir sayaç devreye girecektir.

Sadece-Ticaret Bültenleri Size Değer Katıyor mu?

Login or Subscribe to participate in polls.

Yeni bir bültende görüşmek üzere.

Bizi sosyal medya hesaplarımızdan takip etmeyi, paylaşmayı ve önerilerinizi bize iletmeyi unutmayın.

Reply

or to participate.